Her Şeye Yukardan Bakmaya Devam, 2007 Davos'unda Türkiye Kayıptı

Her yıl İsviçre'nin Davos kentinde devlet liderleri, akademisyenler ve tabii iş insanları Dünya Ekonomi Forumu için bir araya geliyor. Küreselleşme, kapitalizm, dünyanın gidişatı konuları bir yana bugünlük Davos'a katılıyorsak nasıl katılmamız gerektiğini düşünelim. Eğer "serbest pazar" ekonomisi uyguluyor, yabancı sermaye gelsin de döviz açığımız daralsın diye kıvranıyorsak, Türkiye'yi gerek siyasi gerek iktisadi açıdan daha etkili anlatmak için Davos Zirvesi'ni de kullanmak zorundayız. İçeriği, elde edilen çıktı tartışılır olsa da "önemli" görevlerde bulunan bu kadar fazla insanı bir arada bulmak pek kolay olmuyor.

Türkiye bu yıl takip edebildiğim kadarıyla Davos'ta pek konuşulmadı, ama "Değişen Güç Dengesi" ana temalı zirvede gelişmekte olan ülkeler, özellikle Çin ve Hindistan'ın ayak sesleri ayrıca İnternet'in güç dengelerini değiştirmesi ele alındı, ki bu konuya da bir başka gün gireceğim. Gelişmekte olan ülkeler konuşulurken Türkiye 2007'de riskli bir ülke olarak tartışıldı, cılız sayıda katılımcılarımıza bu soruldu. Gerek uluslararası medya kanalları gerekse İnternet'te Türkiye'nin adı geçmedi.

Açıkçası ülke olarak, gerek ortalama vatandaşta, gerekse yöneticilerimizde bazı şeyleri umursamama, beğenmeme, yukardan bakma alışkanlığı düşündürücü. "Davos kimler içindir, bir şey çıkar mı" diye düşünmektense artık orada Dünya'nın her bölgesinden gelen insanların bulunduğunu, bir küresel diyalog kurma çabasının orada devam ettiğini görmek gerekiyor. Bazılarımız Davos'un ortaya çıkışını, bazılarımız orada konuşulanları beğenmeyebilir, ama biz beğenmeyip orada olanları takip bile etmezken hiç beklenmedik bölgelerden gelenler Davos'ta girişimlerde bulunuyor, ticari ve siyasi olmadığında en azından kültürel alışverişe giriyorlar. Aslında Cuma günü televizyonda Ertuğrul Özkök'ün dediği gibi, orası bir nevi modern Babil Kulesi gibi, belli bir tabaka orada bir araya geliyor ve belki de geleceğin dünyasını tartışıyor. Belki siyasiler savaş kararı almaya kalksa bile bu kulede ticari ve kültürel bağlar kuranlar siyasilerin bu girişimini etkileyecek bir güç grubu kuruyorlar.

Ertuğrul Özkök demişken, kendisini Doğuş Grubu'nun Davos'taki holding davetinde gördüm, Ferit F. Şahenk ve Abdullah Gül ile. Ertuğrul Özkök ile Hürriyet binasında çalışırken "merhaba"m vardı, tanıyan herkesin saygısını kazanan Ferit Bey'le ise yüksek lisans programımda bir hayli sohbet etmiştim, asker dönüşü ben de hemen geride bıraktığım son işim ve eğitim programıma nostaljik özlemimi giderircesine Davos'ta olup iş dünyasını takip etme isteği hissettim. Ama maalesef benim gibi düşünen iş adamları ve belki daha önemlisi ekonomistlerimiz, akademisyenlerimiz pek fazla değildi ki Doğuş tek örnek olarak kendini gösterdi. Aslında bu vesile ile Türkiye'de en iyi halkla ilişkiler ve iletişim çalışmalarını yaptığını düşündüğüm holding olan Doğuş Grubu'nun hakkını teslim edebilirim. Günceye kişisel muhabbetler eklemeden de olmuyorsa, bunları düşündüğüm ve izlediğim günün sabahı gittiğim iş görüşmesinde spor giyinmekle itham edilmeme neden olan kahverengi ceket ve yeşil gömleği tam da dolaba kaldırmışken Davos'ta Özkök'ü aynı kombinasyonla görünce tercihimden memnun kaldım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

USB Dosyası: USB 1.1 ve 2, Alternatifler, Ayarlar, USB Cihaz Alırken Nelere Dikkat Etmeli

İngiliz Hükümeti Online Kumar Reklamlarına Önlem Alıyor, Darısı Başımıza

Geniş ekran monitörde oyun oynayabilmek