Siestanın Hüküm Sürdüğü Madrid'de Kendi Başınızın Çaresine Bakmanız Lazım
Hafta içinde Teredata Universe 2006 İş Dünyası Konferansı'nı izlemek için Madrid'deydim. Az da olsa şehri gezme imkanı buldum ve İspanyollar'ın farklı yaşam tarzlarını pek de kanıksayamadım. Olur da İspanya'ya yolunuz düşerse, sabah iş yerlerinin geç açılmasına, öğle aralarının 2-3 saat sürmesine, akşam yemeğinin 10-11'e kalmasına hazırlıklı olun derim. Özellikle bu öğlen aralarında açık iş yeri, dükkan bulmak çok zor. Hatta işini aksatmadan yapması gerekenler bile bu dinlenme, siesta, ağırdan alma olayından kurtulamıyorlar ki bu can sıkıcı oluyor. Örneğin hava alanında, indiğimiz terminalde çok az uçak olmasına rağmen bavulların tam bir saat sonra gelmesi bir örnek.
Daha da önemlisi, İngilizce ya da Fransızca'nıza güvenerek İspanya'ya gitmemeniz, zaten Türk misafirperverliğini başkalarından da bekleyen bizleri şaşırtan derecede ilgisiz kalan İspanyollar yabancı dillere de hiç meraklı değiller. Barselona'da son derece memnun kaldığım üstü açık tur otobüsleri Madrid'de, personeliyle birlikte pek de parlak değildi. Ayrıca ortalarda turist bilgi noktaları da pek görünür değildi. Konferansa katılan farklı ülkelerden kişiler de aynı düşünceleri paylaştılar. Yani gezi için gidiyorsanız, önceden araştırma yapmanızı, oraya vardığınızda hangi gün hangi müzenin açık olduğunu iyi öğrenmenizi, kendi başınızın çaresine bakmaya hazır olmanızı öneririm.
Özellikle metrosuyla gelişmiş ulaşım hizmetleri ve geniş bulvarlarıyla Madrid'i gezmek pek de zor olmuyor. Kraliyet Sarayı Palacio Real de Madrid, Retiro Parkı, çok büyük olmasa da Almudene Katedrali ile sanata ilginiz doğrultusunda Prado, Thyssen-Bornemisze ve Reina Sofia National Art müzeleri görülecek başlıca yerler. Bunlar dışında, eski Roma uygarlığının uzantısı olan yerleşim tarzı nedeniyle pek çok büyük meydan zaten ilginizi çekecektir. Hafta içi yoğun trafik ve işten yorulan İspanyollar'ın hafta sonu ortalıkta görünmediğini, her ayın ilk pazar günü dışındaki pazar günlerinde pek çok yerin çalışmadığını, müzelerin bazılarının pazartesi kapalı olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Daha da önemlisi, İngilizce ya da Fransızca'nıza güvenerek İspanya'ya gitmemeniz, zaten Türk misafirperverliğini başkalarından da bekleyen bizleri şaşırtan derecede ilgisiz kalan İspanyollar yabancı dillere de hiç meraklı değiller. Barselona'da son derece memnun kaldığım üstü açık tur otobüsleri Madrid'de, personeliyle birlikte pek de parlak değildi. Ayrıca ortalarda turist bilgi noktaları da pek görünür değildi. Konferansa katılan farklı ülkelerden kişiler de aynı düşünceleri paylaştılar. Yani gezi için gidiyorsanız, önceden araştırma yapmanızı, oraya vardığınızda hangi gün hangi müzenin açık olduğunu iyi öğrenmenizi, kendi başınızın çaresine bakmaya hazır olmanızı öneririm.
Özellikle metrosuyla gelişmiş ulaşım hizmetleri ve geniş bulvarlarıyla Madrid'i gezmek pek de zor olmuyor. Kraliyet Sarayı Palacio Real de Madrid, Retiro Parkı, çok büyük olmasa da Almudene Katedrali ile sanata ilginiz doğrultusunda Prado, Thyssen-Bornemisze ve Reina Sofia National Art müzeleri görülecek başlıca yerler. Bunlar dışında, eski Roma uygarlığının uzantısı olan yerleşim tarzı nedeniyle pek çok büyük meydan zaten ilginizi çekecektir. Hafta içi yoğun trafik ve işten yorulan İspanyollar'ın hafta sonu ortalıkta görünmediğini, her ayın ilk pazar günü dışındaki pazar günlerinde pek çok yerin çalışmadığını, müzelerin bazılarının pazartesi kapalı olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Yorumlar