H. Cihan Salim - Günce... Blog...

Türkiye'nin e-Dönüşüm süreciyle bilgi toplumu hedefine yakınlaşmasını sağlamak için, bir stratejik danışman belirlenecekti. Son haberlere göre , Bilgi Toplumu Stratejisi ihalesini, Peppers&Rogers kazandı. Tabii yabancı bir danışman firma seçilmesi de, dönüşüm planının ulusallığı üzerine tartışma yarattı. Ülke dinamiklerini yeteri derecede anlayamayan yabancılarla yürütülen bazı çabaların yetersiz kalması, özellikle ekonomi alanında sıklıkla tecrübe ettiğimiz bir sorun. Yine de, bilişim alanında gerekli adımların bir türlü atılmadığı, e-Türkiye değil e-Devlet'in öne çıkarıldığı bir ortamda, bu ihale ve bir danışman belirlenmiş olması umut verici.

Uçaklarda olası sorunların detaylarına inmek için kayıt tutan kara kutularla benzer amacı taşıyan bir bileşenin bir sonraki Windows sürümü Longhorn 'a eklenmesi bekleniyor. Mevcut Windows sürümünde, oluşan hatalarla ilgili raporu Microsoft'a göndermek için bir araç bulunuyor. Fakat, gönderilen bilgilerin daha detaylı olması, Microsoft'un sorun çözümünde daha başarılı olmasını sağlayacak. WinHEC konferansında bu gelişmeden bahseden Bill Gates, Windows'un çökme anında çalışan programların, yapılan işlemlerin de kaydının tutulacağını belirtti. Tabii bu da, kişisel mahremiyet sorununu gündeme getirdi. Fakat Microsoft, kullanıcıya, neleri gönderip neleri göndermeyeceklerini seçme şansı sunacak. Asıl ve uzak hedef ise, sorun yaşayan kullanıcıya geri dönüş yaparak aynı sorunun yaşanmaması için neler yapılabileceğini öğretmek. Tabii bu oldukça zor ve uzun vade için geçerli bir plan.

Yoğun bir dönem sonrası, kısa bir boşluk bulunca hemen değerlendirmek için birkaç günlük Kapadokya gezisi yaptım. Gerçekten de, uzun bir süre ayırmak gereken bu doğa harikası bölge, turizm konusunda da diğer bölgelere örnek olacak profesyonelliğe ulaşmış. Bunlara daha sonra değinirim. Fakat ilk aşamada, bu kadar çok yerli ve yabancı turist çeken, iyi yönetilen tesisleri olan bölgede İnternet erişimi olanaksızlıkları gözüme çarptı. Her ne kadar, dolu bir program ile, tüm gün tarihi ve dini geçmişi olan bölgelerde dolaşılsa da, bölgede bilişimin unutulduğunu düşündüm. Tabii bunları sınırlı gözlemlerime ve daha çok Ürgüp'teki kısa turlarıma dayandırarak söylüyorum. Tabii aslında bu da kablosuz iletişimin geleceğine verilen önemi haklı çıkaran bir durum. Bugün mini cihazlar ile GPRS üzerinden, ilerki yıllarda ise WiMAX'den faydalanarak ağ iletişimi kolaylaşacak. Yine de Kapadokya bölgesinde GPRS dışı alternatifleri umarım gözümden kaçırmışımdır, zira artık İnternet'in önemiyle

"Bas Konuş" reklamları, özellikle Avea ve Turkcell'in rekabetçi reklamlarına tanık oldu. O zaman da bahsettiğim gibi, aslında ilk aşamda son derece az ceptel modeli, pek de ekonomik olmayan bir tarife ile "BasKonuş'tan faydalanabiliyordu. Fakat, zamanla daha çok modele destek sunuldu, BasKonuş yeteneğiyle üretilen telefon sayısı arttı ve en önemlisi Chatin akıllı telefonlara bu imkanı sundu. Bu durumda da, bu gelişmeleri geniş bir dosya konusunda incelemek gerekti: Ceptellerde yeni bir görüşme şekli sunan Bas Konuş teknolojisi ile, ses paketleri İnternet üzerinden yerini buluyor. Daha ekonomik olan BasKonuş nasıl çalışıyor? Nelere ihtiyaç var? Hangi operatör, hangi ceptel modelleriyle uyumlu hizmet veriyor? Hangi operatörün tarifesi daha ekonomik, ayarlar nasıl yapılıyor? BasKonuş dosyasında...

Intel 'in kurucularından Gordon Moore'un kendi adıyla anılan teorisi, her 18 ayda bir işlemci üzerine sığdırılabilecek parçacık sayısının iki katına çıkarılabileceğini iddia ediyordu. Bir kanun haline gelen iddia o günden beri doğruluğunu korudu. Moore, bu tezini 1965 yılındaki "Electronics" dergisinde yayınlatmıştı. Fakat Intel'in elinde bu dergi yoktu. Sonunda teoriye ve kurucusuna saygı olarak, Intel dergiyi aradığına dair eBay'de bir ilan verdi ve yanıt verenlerden İngiliz David Clark'a 10 Bin Dolar ödeyerek derginin orjinal bir kopyasını satın aldı . Son derece iyi korunmuş olan dergi ise, Clark ailesi tarafından tesadüfen bulunmuştu.

1970'ten beri kutlanan Dünya Günü 'ne çok uygun şekilde ABD Hükümeti, fosil yakıt üreticilerine sübvansiyan içeren bir yasayı çıkarmaya çalışırken , bir yandan da bazı firmalar bu günde farklı girişimlerde bulunuyorlar. Örneğin, geri dönüşüm alışkanlığı için, eski teknoloji ürünlerini getirenlere indirim gibi. Tüm bunlar yaşanırken, özellikle kurşun yüklü bilişim cihazlarımızı kullanım şekli ve süremizi ölçüp biçmeli, son 50 yılda inanılmaz oranda tahrip ettiğimiz doğa için kendimizden fedakarlık yapmayı kabullenebilmeliyiz.

Daha önce yayınladığım e-kitaplar ve okuma, oluşturma olanakları üzerine olan dosya konusu yla ilgili aldığım çoğu mesajda Türkçe e-kitap sayısının azlığından dem vurulurdu. Bu durum yavaş iyileşme gösterse de hala bu anlamda bir içerik açığımız var. Ali Targaç'ın kişisel sitesi alitarga.com 'da, bu anlamda meraklısına oldukça ilgi çekici içerikte e-romanlar sunuyor. Bilimkurgu türündeki romanlar siteden ücretsiz olarak okunabiliyor. Şu anda sitede "Sargon 10" ve "Buzlar Gezegeni Erna" adlı kitaplar bulunmakta, Targaç, bunlara yenilerinin ekleneceğini belirtiyor.

Türk Telekom özelleştirmesi öncesi, kablo şebekesinin Türk Telekom'dan ayrılması için onay beklenirken, kablo TV ve İnternet hizmeti sunan firmalar Türk Telekom'a yeni davalar açmaya hazırlanıyorlar . ADSL'deki fiyat indirimi sonrası rekabetçi olamayan kablo alternatifinin fiyatları Telekom tarafından sene başında promosyona sokulmuştu. Fakat gelir dağılımı sözleşmesi imzalayan firmalar, bu kararın tek taraflı alındığını belirtiyorlar. Ayrıca vergi sonrası ödemelerde hata olduğu gibi pek çok konuda da şikayetleri var. Geçen hafta da dediğim gibi, Telekomünikasyon ve Rekabet Kurulları'nın varlıkları ve kararları gittikçe önem kazanıyor, fakat olanlar hala pek gelişme olmadığını gösteriyor...

HP'nin Compaq'ı almasıyla inanılmaz boyutlara ulaşan bilişim sektörü birleşme ve satın almalarına son dönemde IBM'in PC bölümünü satması ve Oracle'ın PeopleSoft'u alması eklenmişti. Bu hamlelerden bazıları, benzer güç ve dezavantajları olan firmaları buluşturduğundan haklı olarak şüpheli yaklaşıma neden oldu. Fakat son olarak, Adobe'nin Macromedia'yı alması gerçekten de değerli ve stratejik bir hamle olarak yorumlanabilir. Dünya web tasarım araçları pazarı lideri Macromedia , Dreamweaver, Flash, Shockwave gibi yazılımlarla İnternet sitelerinin görünümünde Microsoft araçlarının önünde yer alıyor. Öte yandan, görsel tasarım ve özellikle bunların basılı yayınlarda kullanılması konusunda, Acrobat, Photoshop gibi ürünleri olan Adobe , gelirlerinin sadece %2'sini İnternet tasarımı pazarından elde ediyor. Bu oran, Macromedia'da doğal olarak çok yüksek, yaklaşık %80. Yeni firmanın web geliştirme, e-kitap ve benzeri içerik yayınlama platformu gibi alanları

Hafta geçmiyor ki, "bu iş için neden kuyrukta bekliyorum" diye düşünmüyorum. Ve bu tembellikle ilgili değil, gerçekten de yapılabilmesi mümkün ve de kolay olan işlerde aklımı meşgul ediyor. DPT, e-Dönüşüm Türkiye Projesi için 13 Nisan'da İcra Kurulu toplantısı yaptı. Bilgi Toplumu Dairesi adresinden de takip edilebilecek adımlardan sonuncusu 50 maddelik bir eylem planı. Bakalım bu plan ne kadar hayata geçirilecek. Hele kamuda bilgi güvenliği, asker ve eğitmenlere bilgisayar eğitimi, bilişim hukuku gibi başlıklar da yerleştirilmişken bunların uygulamaya geçmesi ciddi bir irade gerektiriyor.

Telekomünikasyon sektöründe serbestleşme alanında sıkıntılar devam ediyor. Ses trafiğini taşımak için lisans alan onlarca firma yavaş yavaş hizmete geçiyor, kısıtlı aboneyle gelişmeye çalışıyor. Fakat son olarak, geçen Kasım ayında serbestleşmenin hayata geçmesi için altyapısını gelişmelere uyumlu hale getirmesi gereken Türk Telekom (TT) bu yatırım için lisans alan şirketlerden 4,75 milyon dolar istiyor. Yatırımının karşılanması ve 9 ay daha süre isteyen TT 'nin bu tutumu da kullanıcıların rekabetten yoksun kalması ve ekonomik olarak zarar görmesine neden oluyor. Öte yandan bir tekeli konumundan vazgeçirmek içinse, konan yasalar ısrarla uygulanmadan bir şey yapılması zor olduğundan gelişmelere Telekomünikasyon ve Rekabet Kurulları'nın tutumları yön verecek...

1998'den beri "kutlanan" İnternet Haftası, "İnternet Yaşamdır" sloganıyla Türkiye İnterneti'ni büyütmeyi hedefliyor. Aktif katılım çağrısı ile, sadece kurumları değil, az bilgili kullanıcıları bile, kısaca herkesi İnternet kullanımının gelişmesi için bir şey yapmaya davet ediyor. Bir okulu, bir semti, bir kütüphaneyi İnternet'e bağlamak gibi maddi desteklerin yanında, bir tanıdığa İnternet kullanımı öğretmek, İnternet'te içerik yaratarak kültürel birikimi arttırmak onlarca katkı yolundan bazıları. Aktif katılım çağrısının yanında çeşitli şehirlerdeki 24 Nisan'a kadar sürecek etkinlikler, duyurular da İnternet Haftası sitesinden bulunabilir: internethaftasi.org.tr

Aylık konuşma ücretinin %25'i Özel Tüketim Vergisi, %18'i KDV ve %15'i Telekom payı olarak tekrar eklenerek cep telefonu konuşma ücreti 100 birim yerine 158 birim ödeniyordu. Buna ek olarak, cep telefonlarının çevreye zararı ve verdiği rahatsızlık nedeniyle aylık 1 YTL'lik ek çevre vergisi geliyor. Meclis'te onaylanması beklenen tasarı sonucu görüşme ücretleri biraz daha artacak. Aslında çevreye gerçek anlamda önem veren yönetimlere ihtiyacımız var, ama ÖTV'nin nerede kullanıldığı değişken yanıta sahip olduğundan kafalar karışıyor. Yine de, diğer eklentileri kısıp keşke çevre için daha çok toplansa diyebiliriz.

Hatırlarsanız Free TV, reklamlarla uydu kanallarını izlemenin artılarını öne çıkarmış ve uydudan sinyal alıcı "receiver" satışlarında hareketlenme olmuştu. Digiturk de kendi kaliteli hizmetini farklılaştırmak ve öne çıkarmak için giriş paketinde değişiklik yapmış ve fiyata çok küçük bir fark ekleyerek tüm giriş paketi üyelerine sinema kanallarını eklemişti. Aradan zaman geçti, Digiturk mevcut (MovieMax, vs.) sinema kanalı grubu olmasına rağmen yeni bir sinema kanalı grubu oluşturdu (GoldMax, ComedyMax, vs.). Bu kanallar ücretli olarak, eskiden MovieMax'lerin üstlendiği işlevi yerine getirir oldu. Ya da biz öyle sandık, çünkü artık MovieMax'ler de giriş paketi için ücretsiz değil, ek maliyet demekti. Zira Mini Paket adı altında oluşturulan yeni pakette MovieMax kanalları yok ve de MovieMax barındıran Aile Paketi'nin yarı fiyatına. Oldukça karışık değil mi? Fakat sonuçta işin özeti şu, aslında Digiturk tüm bu hamleleri sonucu eskiden sinema kanalı izlemeyen ve en d

ABD'nin ünlü ve çok satan gazetelerinden NY Times, İnternet yayıncılığında, kendisinden beklenen rolü oynayamamıştı. 8 gazetesi, iki radyo istasyonu, International Herald Tribune gibi yayınları olan NYT Company grubu, İnternet üzerinden içerik sağlama ve de daha geniş ziyaretçi tabanına ulaşmak için, About.com 'u, 410 milyon dolar karşılığı aldı. İnternet reklamcılığındaki yükseliş, ABD'de böyle büyük değişimler yaşanmasına neden olmaya devam ediyor. Bakalım benzer gelişmeler Türkiye'de olacak mı...

Papa 2. Jean Paul'ün cenazesi, Vatikan'ın resmi web sitesi nin televizyon bölümü nden canlı olarak yayınlanıyor. Bilişim teknolojileri ve İnternet'e saygı duyan Papa, Vatikan'ın alan adı uzantısına sahip olması ve de bir web sitesi olmasını olumlu karşılamıştı. Sitede pek çok dilde yayın yapılıyor. Son günlerde, her girdinin son cümlesini bize çekiyorum ama yerinde olduğunu düşünüyorum: Ülkemizde de Diyanet İşleri Başkanlığı sitesi başarılı bir yayın yapıyor. (Ya da yapıyordu, zira şu anda siteye erişilemiyor) Umarız ki, İnternet'e verdikleri önem gün geçtikçe artar ve Vatikan sitesinden geri kalmaz. Çünkü artık İnternet kullanıcıları azımsanacak bir grup değil, İnternet siteleri küçümsenecek bir medyum değil.

1998'de, ABD Hükümeti, yeni bir yasayla ilgili olarak bir araştırma çalışması istemişti. Ticaret Bakanlığı tarafından yaptırılan İnternet araştırmasına 1 milyon dolar bütçe ayrılmış, bulguların önemli olacağı beklentisi oluşmuştu. Fakat rapor, yıllar sonra geçtiğimiz günlerde yayınlandı , ama İnternet hayatın daha da önemli bir parçası olmuştu, çoğu kişinin bu ağ hakkında fikirleri oturmuştu ve rapor kimseyi heyecanlandırmadı. 283 sayfalık sonuç bölümünde ise, İnternet ve alan adları konusunda sorun olmadığı, işlerin yolunda gittiği belirtildi! Trajikomik bir rapor yayınlanmış oldu, ama biz buralarda, hükümetin rapor istemesine bile hasretken, belki de çok gülmemeliyiz(!)

Telif haklarının korunmasında, çok iyi yasalarımız olmasına rağmen uygulama sorunları nedeniyle oldukça başarısızız. Bu da yenilikçiliğin, üretkenliğin önünü kapıyor. Bu durum İnternet içeriğinde de yaşanıyor. Son günlerde bu konuda şikayetçi e-postalar birikince, aklıma bir kez daha tuketicihaklari.com 'un başından geçenler geliyor. En çok ziyaretçi çeken sitelerden Mynet, geçtiğimiz yıllarda yine alanında başarılı olan tuketicihaklari.com'un içeriğini açtığı yeni bir bölüme kopyalamış, konu mahkemelik olmuş, bilirkişi tuketicihaklari.com'un iddiasını doğrulamıştı. Bugün bir gelişme var mı diye tuketicihaklari.com'a uğrayınca neden Türkçe içeriğin gelişmediğinin bir başka nedenini bir kez daha hatırlamış oldum. Konuyu, yukardaki linkten takip edebilirsiniz.

İstanbul Devlet Tiyatrosu, İnternet kullanıcılarını, İnternet hayatını konu alan yeni bir oyun sergiliyor. Civan Canova'nın yazdığı, Özlem Güveli, Özden Çiftçi ve Musa Uzunlar'ın oynadığı Ful Yaprakları adlı oyunun tanıtıldığı sayfa oyundan anlamlı alıntılar içeriyor ve de oyunun önemli noktalara değindiğini belli ediyor. Bilet fiyatlarının oldukça uygun olduğu Devlet Tiyatroları'nın bu oyununu İnternet kullanıcıları ve de İnternet ile değişen hayat üzerine düşünenlere öneririm... (Reji: Turgay Kantürk, Dekor: Ethem Özbora, Kostüm: Gülhan Kırçova, Işık: Enver Başar)

Madrid, " Madrid Participa " adı altındaki yeni girişim ile önemli bir gelişmeye sahne oldu. 130 binden fazla Madridli, İnternet üzerinden bir nevi danışmanlık yaparak şehir yönetimi ve de bilişim teknolojilerinin kullanımı konusunda katılımcı demokrasi örneği sergiliyor. Diğer bir kıtada, Avustralya'da ise, "Açık Kaynak Kodlu Yazılım Rehberi Konferansı" bizzat hükümetin desteğiyle açıldı . Yeni teknolojilerin amaç değil araç olarak hayatımızı daha "iyi" kılması için gerekli gişimlerin Türkiye'de de hayata geçirilmesi şart. Fakat, üniversitelerimizde bile bilişim bir araç değil amaç olarak derslerde yer bulabiliyor...

Hotmail 2 MB büyüklüğünde e-posta kutusu sunarken, Yahoo! Mail 250 MB'ı 1 GB'a (1024 MB) yükseltme çalışmalarında. Google'ın rakip ücretsiz e-posta hizmeti Gmail ise 1 yıldır beta aşamasında, 1 GB posta kutusu veriyordu. Hizmet ikinci yılında, kullanıcılara verdiği alanı 2 GB'a çıkardı. 1 Nisan günü, gün içinde, kullanıcıların hesapları dakikalar içinde MB MB artmaya başladı. Ayrıca 60'tan fazla renk kullanılarak hazırlanabilecek e-postalar ve diğer yeni özellikler de hizmete eklendi. Gmail'in bu ay içinde herkese açık ve tam olarak hizmete geçmesi bekleniyor. Bu durumda, Yahoo ve Hotmail'in belli ücretle sundukları hizmetleri ücretsiz sunmuş olacak. Geniş kapasite ise, şu anda olmasa da, e-postalarımız daha fazla yer tuttukça Gmail'i daha da çekici kılacak. (Not: Henüz beta aşamasında olan Gmail, davetiyeyle yeni hesap açıyor, davetiye isteyenler bana e-posta atabilir )

Öğretmen ve öğretim görevlilerine, MEB girişimiyle başlanan proje sonrası ucuz fiyata dizüstü bilgisayar verme projesi ihaleyle sonuçlanmış ve iki ayrı konfigürasyon belirlenmişti. 256 MB RAM'li bilgisayarlardan 1,5 GHz işlemci ve 20 GB sabit diskli model 730$, 1,6 GHz işlemci, 40 GH sabit disk ve DVD sürücülü seçenek ise 900$ olarak fiyatlandırılmıştı. Çok da parlak olmayan bu konfigürasyonlar, 4 yıla uzayan vadede ödeme seçenekleriyle de elde edilebilecek. Başvurular 1 Nisan itibarıyla başlasa da, öne çıkan sorun KDV oldu. Girişimler başarısız olunca, üstteki fiyatlara ek olarak, öğretmenler KDV de ödemek zorunda kalacak. Ayrıca birkaç ay boyunca başvuru alınacağından, bu aylar içerisinde fiyatların düşüp düşmeyeceğini de merak ediyorum. Zira bilgisayar pazarında haftalarla ifade edilen süre zarflarında parça ve sistem bazında fiyat düşüşleri, yeni ürünlerin piyasaya girmesi ile gerçekleşiyor.