H. Cihan Salim - Günce... Blog...

Türk Telekom özelleştirmesi öncesinde, asıl önemli olanın "kamu mu özel mi" seçimi değil, serbestlik olduğunu sıklıkla dile getirdim. 2004 yılının ilk günü serbestleşen telekomünikasyon sektöründe ne kadar ilerleme kat edildiği malum. Giderek azalan İnternet servis sağlayıcı şirketler, uzun mesafe operatörü olmak isteyen ama olamayanlar, Telekomünikasyon Kurumu 'nu (TK) takmayanlar...Özelleştirme öncesi bu konuda girişim yapılmayınca aklımız başımıza geç geldi ki, bu sefer de "Özel Tekele Hayır" kampanyası yapıldı. Bunun bile, bu güncede benim yazdıklarımdan daha geç yapılması bir eksimiz. "Özel tekel" korkusuna yönelik TK'nın ilk açıklaması, gerekli düzenlemelerin yapıldığı, ama Ulaştırma Bakanlığı tarafından da yapılması gerekenler olduğu yönünde . Rekabet ortamının hızla sağlandığını belirten TK'ya ve Rekabet Kurulu 'na bundan çok daha fazlası düşüyor. Ama tabii ki Ulaştırma Bakanlığı'nın da gerek düzenleme yapma, gerekse de bu bür

25 milyon nüfuslu Malezya farklı etnik ve dini gruplardan oluşuyor. Pornografik yayın ve içerik bulundurmanın yasak olduğu ülkede yasaya uymayanlar 5 yıla kadar hapis ve 18 bin YTL para cezasına çarptırılabiliyor. Yönetimler yine de İnternet'in özgür doğasına bugüne kadar pek de karışmamayı tercih etti. Öte yandan bilgisayarların aksine daha mahrem olarak görünen cep telefonlarında erotik ve pornografik içerik taşındığı ve el değiştirdiği haberleri hükümeti yeni kararlar almaya itti. Öyle ki, gençlerin grup seks partilerini görüntüleyip birbirlerinin telefonlarına mesaj atmaya başladığı bile iddia ediliyor. Önlem ise ilginç, polis memurlarının cep telefonlarını rasgele kontrol etmesi ve buldukları resim, ses, vb. dosyaları hemen silmesi yönünde düzenleme yapıldı. İngiltere ise, İnternet'te çocuk pornografisi ve pedofiliye karşı aldığı önlemleri şiddet içeren seks sitelerine de uygulamak istiyor . Ama bu tip sitelerin genelde yurt dışında yayın yapması, İngiliz görevlilerin sad

Türk Telekom özelleştirmesini kazanan konsorsiyumdaki Oger Telecom yöneticileri medya mensuplarının sorularını yanıtladı. Bugün pek çok gazeteden ve İnternet sitelerinden okuyabileceğiniz bu mülakatlar, "AKP ile Türkiye'ye ilgimiz arttı", "Türk Telekom'u bölgesel dev yapacağız" gibi temalar etrafında okura ulaştırıldı. Genel Müdür Paul Doany kadın çalışan oranı, planları olup olmadığı gibi konulardan bahsederken maalesef telekomünikasyon sektörünü yakından tanıyan kişiler olmadıklarından, sanırım muhabir ve gazeteciler de Oger'i fazla zorlayamadı. Halbuki ilk defa medyaya böylesine uzun zaman ayıran Oger'den Türk Telekom'un hakim durumu, rekabet, altyapı, Avea ve ceptel operatörleri gibi pek çok konuda biraz daha detaylı bilgiler alınmalıydı. En büyük özelleştirme olduğundan, ekonomik açıdan olaya bakmak, muhabirlerin "seçkin sorularına seçkin yanıtlar alıp yayınlamak" (- Serhat Ayan ) alışılageldik bir tutum idi. Yine de bazı yayınla

İçinde bulunduğumuz dönemi haberleşme ve ulaştırma hizmetleri şekillendiriyor. Haberleşme, telekomünikasyon ve bilişim sektörü odaklı yazdığım güncede bugün ulaştırmaya yer vermek istedim. Tabii ki yeni bir öneri, proje ortaya atıldığında karşıt fikirler olacak ve böylece kararlar sorgulanıp ortak doğru bulunacak. Üçüncü köprü yerine İstanbul'un iki yakasını su altından bir tüp geçit ile bağlama fikri çoktandır ortadaydı. Ama projeye başlanması hızlı oldu. Öyle ki ciddi tartışma fırsatı bile olmadı, sadece güzel bir açılış töreni ve kulağa hoş gelen sözler... Gerek İnşaat uzmanları gerekse de deprem uzmanları arasında seçilen metodun yanlış olduğunu vurgulayanlar var. Batırma tüp tünel inşa edilmesi ve dalgıçların inşa için su altında çalışmasını öngören projeye karşı çıkanlar, delme tünel alternatifinin tüm dünyada kullanıldığını, Manş Denizi'nde ve Japonya'da yapılan tünellerin bu şekilde inşa edildiğine dikkat çekiyorlar. Ayrıca, Boğaz akıntılarının hesaba katılmadığı, d

Dosyalarını gizlemek için şifreleyip bu şifreleri unutanlar için, kısacası İnternet değil dosya şifreleri için hazırladığım "Kayıp Şifreleri Çözün" adlı dosya konusu oldukça ilgi çekti. Fakat bu ilginin azımsanmayacak bölümü, başkalarının şifrelerini bazen masumca bazen daha art niyetli olarak ele geçirmek isteyenlerden geliyor. Çoğu da, "bunları bana öğretin, ilerde 'hacker' olacağım" şeklinde... Son olarak, Zotob solucanı nı yazıp yaydığı iddiasıyla FBI'ın ısrarlı tutumu sonucu yakalanan iki kişiden biri de genç bir Türk. Aslında, son dönemde medyamız da bu konuya ilgi gösteriyor, "Sanal Korsanlar", "Türk İnternet Korsanları" benzeri içerikle neredeyse özendirici yayınlar yapılıyor. Hatta bu yazılarda sıklıkla Türkler'in İnternet'teki en önemli hack uluslarından biri olduğu dile getiriliyor. Bu durum, gerçekten izlenmesi, yorumlanması gereken bir sosyolojik gelişme. Pek çok kişinin "popüler", "sıradan",

Öneriler/Duyurular bölümü sitenin unutulan bir bölümü olmuştu. Aslında bunun nedeni, paylaşmak istediğim bu tip gelişmeleri Günce.. Blog... sayfalarına kaydırmış oluşum. Yine de, bu bölüme yeni şeyler eklemek istedim. Ücretsiz Java seminerleri, ücretsiz Java Kitabı ve Altın Kitaplar'ın aylık kitap çekilişi Öneriler/ Duyurular bölümünde »

Google'ın içeriğe dayalı reklam gösterme metoduyla arama sonuç sayfalarında aranan kelimelerle ilgili reklamlar göstermesi ve AdSense programına katılan diğer web sitelerine de anahtar kelime tarayarak metin reklamlar yerleştirmesi İnternet reklam pastasından aldığı payı oldukça yükseltiyor. Arama konusunda en büyük rakibi Yahoo! da, benzer bir ağ kurmak için harekete geçti . Özellikle web güncelerinin para kazanma metodu olan bu içerik tabanlı metin reklamları reklamverenin de, belki de nispeten ucuz olduğu için ilgisini çekiyor. Gerçi Google'ın reklam programlarında minik değişikliklere giderek reklam başına daha çok ücret almaya başladığı iddiaları da son dönemin tartışılan konusu. "Yahoo! Publisher Network" şu anda beta aşamasında ve kısıtlı oranda başvuruyu kabul ediyor. Reklam veya sponsor bulmakta zorluk çeken siteler için reklam aracısı olmak isteyenlerin çoğalması ve rekabeti kuşkusuz olumlu bir gelişme. Ayrıca Yahoo! kuracağı sistemin tümüyle bilgisayarın i

Tabii ki hala pek çok kişi okuduklarına, dinlediklerine körü körüne inanmıyor. Ama medyamız, en çok satan gazete, en çok izlenen TV kanallarımız bu işi hala ballandıra ballandıra anlatınca dayanamayıp yazıyorum. Ortada bir rakam var, 3,7 milyar dolarlık tanıtım! Bu rakamın hesaplanışı insanı hayret ettiriyor. Daha önce yaptığımız Eurovision tarzı bir organizasyon için, Avrupa ülkelerinin kanallarının reklam tarifesi ele alınmıştı. Sonra da saniye başına elde edilen rakamlar güya tüm izleyen ülkeler için bir ortalamaya indirildi, yeteri kadar indirildi mi tartışılır. Ve organizasyonumuzun yayın süresi bu saniye başına ücret ile çarpıldı! Güya 3 saat bitmeyen reklam bandı ücreti bulunmuş oldu! Burada pek çok gariplik var, ama iki tanesi bile beni güldürmeye yetiyor. Bu organizasyon boyunca arkada Türkiye, İstanbul, vb. yazı, çağrışım yapan görsel işaret, simge yok. Türkiye'yi hakikaten güzel tanıtabilen Alman kanalları dışında bir ülkenin kanalını izleyip dilini anlayanlar, yarışta n

Gerek kullanıcıların İnternet'e bağlantı hızları, gerekse de bölgeler arasındaki İnternet bağlantısı bant genişliği gittikçe artıyor. Ama daha yüksek kapasitede kablolar çekmekten daha önemli olan bu kabloların tasarımı ve mimarisi. Fiber optik olarak adlandırılan kablolar ile ülkeler birbirlerine yüksek hızlarda bağlanıyorlar. Tabii bağlantılar bir ana bilgisayardan diğerine, zıplayarak gerçekleştiriliyor. Önce kullanıcı bağlı olduğu ilçe/semt santraline, oradan servis sağlayıcıya... Tabii her adımda switch ve router olarak adlandırılan anahtarlama ve yönlendirme cihazları trafiği yönetiyor. İşte bu ara bağlantılar, optik kablolardan son derece hızlı akan verinin dar boğazını oluşturuyor. Yeni hedef ise, bu ara cihazları da optik cihazlara çevirmek. Bu çok zor, belki de imkansız bir hedef. Çünkü trafiği yönlendirmek için de optik bir bilgi-işlem cihazı gerekecek, yoksa elektronik aletlere bağımlılığımız devam ediyor. Ama bu hedef bir noktaya kadar gerçekleştirilse dahi, " ışı

Bilgisayara giriş yapmak için kullandığımız arabirim aygıtları da bir süre sonra ciddi ciddi alışkanlık yapıyor. Yeni bir klavyeye alışmak hepimiz için zaman alıyor. Hele bir de fazla tuşları olan ve bu tuşlara her saniye kullandığınız ek özellikleri atamış biriyseniz, sıradan bir faresi olan sistemde başkalarından daha ağır bile çalışabiliyorsunuz. Benim de artık emekliliği hak etmiş, kirlenmiş, zamanında çok şık olan bir Microsoft farem var. Farenin ek tuşlarından biri bozulunca, yakın arkadaşlar yeni bir fare zamanı dediler. Ben de bozukluğu ciddi olarak görüp bu fikri kabullenmeye hazırdım ki, bilgisizliğimi fark ettim. Bir konuda bilgisizliğini fark etmek ne güzeldir! Vidaları başarıyla gizlenmiş faremi açabileceğimi düşünmemiştim! Vidaları çıkarınca o tuşun neden bozuk olduğu üzerine ortak olarak 5 dakika kafa yorduk ve olayı çözdük. Günün dersi, ki bugün eski bir dizüstü yerine yenisini almış ailenin bireyi olarak bu ders sandığınızdan daha anlamlı, yeni ve şık, bol taksitli, he

Türk Telekom özelleştirilmesi, çıkan fiyat, sonraki adımlar konusunda bu sayfalarda ileriye dönük pek çok yorumda bulundum. Sektörün asıl sorunun özel ya da kamu şirketi değil, serbestleşememe olduğunu söyledik. Özelleştirme ile ilgili tek itirazımız ise, son gün verilen CDMA lisansının ne olduğunun belli olmayışı idi. 3. Nesil olarak da kullanılabileceği iddia edilen frekans düzenlemesi iddiası na Telekomünikasyon Kurumu "Hayır, değil" dedi. Ama Türk Telekom kırsal alanda kullanma amacıyla çoktandır CDMA-WLL istiyordu. Bunun birkaç kez geri çevrildikten sonra, ihaleden hemen önce verilmesi biraz bulanıklık yaratmıştı. Haber-Sen'in ihalenin iptali için açtığı davada odaklandığı başlıca konulardan biri de bu frekans tahsisi idi. Son olarak, Türk Telekom kendisine tahsis edilmiş bu hakkı kullanmayacağını ve TK'ya iade ettiğini duyurdu . İade gerekçesi de bant genişliğinin ve verilen diğer hakların kullanım alanlarının yetersiz bulunuşu! Tabii bu nedenler, TT'nin ön

Dün değindiğim Zotob solucanının kullandığı açık için Microsoft yama yayınlamıştı. Yamalanmamış ve Zotob bulaşmış sistemler için hazırlanan temizleme aracı Microsoft'un sitesinden kullanılabiliyor . Acrobat Reader'da da, bir bellek aşımı açığı bulunduğu Adobe tarafından açıklandı . 7.03 sürümü ile bu açık yamanabiliyor. Bunun için Reader'ın kendi menülerinden güncelleme yapılabiliyor.

Geçtiğimiz günlerde, Microsoft'un yeni Internet Explorer 7'de "RSS" kelimesi yerine başka bir kelime kullanabileceği, bir Microsoft çalışanın güncesinden duyulmuştu. Bu haber onlarca web günlüğünün ve bilişim sitesinin konusu oldu. Zira, "RSS feed" olarak bilinen bilgileri takip ederek güncellemelerden haberdar olmak, platformlar arası uyumluluk sağlamak mümkün. Bir açık kaynak başarısı olarak görülen RSS, aslında Mozilla Firefox'da da "Canlı Sık Kullanılanlar" altında toplanıyor. Ama Microsoft'un RSS kelimesini kullanmayacak olması bu teknolojiye kısıtlı destek vereceği şüphelerine yol açtı. Pek çok kişi yazıp çizince, Microsoft'un henüz karar aşamasında olduğu, belki de RSS ve ismine çok daha olumlu yaklaşacağı yönünde haber ler duyuruldu. Yine de, Java konusunda olanlar hatırlanınca, senaryolar üretilmeye devam ediliyor.

Pek çok virüs ve solucan, işletim sistemindeki bir açık resmi olarak duyurulduktan ve Microsoft tarafından yaması dağıtıldıktan sonra hazırlanıyor. Yine de çoğu sistem yamalanmadığı için bu kötü niyetli kod parçacıkları hedefine ulaşıyor. Bir kez daha böyle oldu ve iş sistemlerinin hala %48'inde tercih edilen Windows 2000 'deki Tak ve Çalıştır (PnP) ile ilgili bir açığı kullanan Zotob ve Rbot solucanları pek çok kuruluşun etkiledi. CNN, ABC, The New York Times gibi medya kuruluşlarının çalışmasını yavaşlatan solucan, Windows'un kendini kapatmasına, yeniden başlatmasına neden oluyor . Konuyla ilgili bir iddia da, rakip hacker ve virüs yazıcı grupların rekabetlerinin son günlerde görünen solucan saldırılarısı artışının nedeni olduğu. Çok ciddi hasar veren solucanlar olmasa da, kurumlar ve tabii son kullanıcıların sistemlerini yamamasında fayda var...

İnternet üzerinden satış yapan sitelere ek olarak açık arttırma siteleri sayesinde gittikçe daha fazla ürün ve hizmet el değiştiriyor. Bu artış, zor elde edilen bitkiler, soyu tükenmekte olan hayvanlar ve bunların parçalarının satışı için de geçerli. Hayvanların Refahı İçin Uluslararası Fon adlı kuruluşun yayınladığı rapora göre , bir haftada 5527 fil ürünü, 2630 sürüngen ürünü ve daha nicesi sadece İnternet'te satışa çıkarılıyor. İnternet'ten alışveriş sayesinde kişisel bilgileri gizlemek ve özellikle minik parçaları kargo ile elde etmek kolaylıkla mümkün oluyor. Doğayı tüketmeye neden olan bu tip canlı ve parçalarının el değiştirmesi, ilerde yine insanlığın kendisine zarar vermesi anlamına geliyor! Bu da İnternet üzerinden alışverişin hızlandırdığı ciddi bir olumsuzluk olsa gerek.

Sabit telefon altyapısının sahibi Türk Telekom , ADSL hizmetini geç de olsa vermeye başladığında, Turk.net, Superonline gibi çevirmeli bağlantı hizmeti sunan İnternet Servis Sağlayıcılar (İSS) bu duruma itiraz etmiş, Rekabet Kurulu da onları haklı bulmuştu. Görüşmeler sonrası uzun süre kayda değer gelişme olmadı, sonunda abone kaybı tehlikesi yaşayan İSS'ler, Türk Telekom'dan aldıkları sınırlı sayıda ADSL portunu oldukça düşük kar marjlarında satmaya başladılar. Bu durumda da, başkasının verdiği hizmeti kullanıcıya ileten "aracı" konumunda oldular. Kendilerinden ADSL alınması için promosyon ve tanıtım harcamaları yapan İSS'ler, Telekom çıkışlı bağlantı sorunları olduğunda da, kullanıcının gözünde eksi puanı kendileri almış oluyor. Geçtiğimiz hafta, Türk Telekom İSS'ler için yeni ADSL tarifelerini belirledi. Buna göre, İSS'ler son kullanıcıya Türk Telekom ile aynı seviyede verdikleri fiyattan yaklaşık %30 daha ucuza Telekom'dan ADSL bağlantısı sağlayac

İnternet arama hizmeti verenler arasındaki rekabet, firmaların sürekli yenilikler sunmasına, hizmetlerini farklılaştırmaya çalışmasına neden oluyor. Google da, Harvard, Stanford, Oxford üniversite kütüphaneleri ve New York Halk Kütüphanesi gibi önemli kütüphanelerle çalışarak arşivlerinin bir kısmını sayısal ortama aktarıp endekslemeye başlamıştı. Böylece, "arama yapmak" sadece web sitelerini taramak anlamına gelmeyecek. Benzer şekilde MSN, Microsoft'un Encarta ansiklopedisinin içeriğine odaklanırken Yahoo! da daha geniş bir içerik için çalışıyor. Fakat, kütüphanelerin kitapları çoğaltma hakkına sahip olmaması, ama sayısal ortama geçen kitapların Google tarafından "çoğaltılmış" olacağı endişesi ile, telif hakları sahipleri ile bir türlü ortak bir zeminde anlaşılamaması, Google'ın kütüphane projesine geçici bir ara vermesine neden oldu . Bu önemli proje, araya rağmen kaldığı yerden devam edecek gibi, zira Google mutlaka ortak bir gelir modelinde anlaşmayı kab

Telekomünikasyon sektörünün serbestleşmesine rağmen, ses hizmetlerinde ciddi bir rekabet ortamı yaşanmadı. Zira altyapının sahibi Türk Telekom ile yeni uzun mesafe operatörleri arasında ara bağlantı fiyatları arasında ciddi sorunlar yaşandı. Farklı sabit veya cep, vb. hareketli şebekeler arasında yapılan görüşmelerde, iki şebekenin operatörü arasında ücret transferi oluyor. Telekom'un bu fiyatları yüksek tutacağı doğal olarak bekleniyordu. Ama Telekomünikasyon Kurumu 'nun (TK) geçen sene önerdiği fiyatları da bugüne kadar ciddiye almaması dikkat çekiciydi. Çünkü, burada sık sık belirttiğim gibi, düzenleyici kurumların bir pazarın doğru işlemesinde büyük önemi var. Ama TK'nın önerdiği fiyatları ciddiye almayıp yaptırımla karşılaşmayan Türk Telekom, tekel konumunu kendi çıkarına kullanmış oldu. Yeni fiyatlar ise, özellikle 1 Ekim sonrası daha ucuz olacak . Ama bu fiyatlara, yeni ve özelleşmiş Türk Telekom'un nasıl yaklaşacağını merakla bekliyoruz. Eğer özelleştirme sonra

Ağustos ayının seçimleriyle karşınızdayım: Şiir bölümünde henüz yer vermediğimi yeni fark ettiğim Türk aydınlanmacısı Tevfik Fikret'in bugünlerde iyice önem kazanan eseri " Tarih-i Kadim " ayın şiiri. Ağustos kitabımız ise Kemal Tahir'den " Yorgun Savaşçı ". Ayın web siteleri Dexigner ve Slate Magazine . Eylül için önerilerinizi bekliyorum...

İnternet güncelerini (blog) listeleyen Technorati 'nin raporuna göre, saniyede bir yeni bir günce yayına giriyor . Mart'ta 7,8 milyon günce listeleyen site, şimdi 14,2 milyonun üstünde bir rakamı takip ediyor. İnternet'in geleneksel medyadan en büyük farkı "sesini duyurma şansı" vermesi. Fakat bir süre öncesine kadar, web yayıncılığı için bir nebze web kodlama bilgisi gerekiyordu. Artık ücretsiz günce siteleri ile her gün daha fazla kişi kalabalığa sesleniyor. Tabii kaç kişinin onları dinlediğini bilmeden. Yeni günce yazarlarının yaklaşık %55'i, üç ay geçtiğinde hala yayına devam ediyorlar. Güncelere büyük bir hayranlıkla yaklaşan bir diğer isim ise, "en önemli Adalı" olarak gösterilen , W3 Konsorsiyumu yöneticisi Sir Tim Berners-Lee . Web yayıncılığını başlatan Barners-Lee, ilk günlerinde insanların okuyup yazabileceği bir ortam oluşturmak istediklerini söylüyor. Ücretsiz günce servislerinin, bu hedefin gerçekleşmesini sağladığını , İnternet'in

Gelen e-postaları can sıkıntısından adres defterindekilere iletenlerin sayısı ve gönderdikleri mesaj sayısı o kadar arttı ki, pek çok e-posta hizmetinde FW:... konulu mesajlar otomatik olarak reklam veya silinecek öğeler klasörüne alınmaya başlandı. Fakat artık bazıları, bu mesajları can sıkıntısından değil, garip bir korku ya da çekingenlikten başkalarına iletiyor. Genellikle uğur, şans, din temalı bu mesajların altında "belli sayıda kişiye forward ediniz" yazıyor. Aksi takdirde, uğursuzluk, bela, hatta dinsizlik tehditleri yapılıyor. Bunların bir kısmını, daha çok kullanıcı adresi elde etmek isteyen spamcilerin yaptıklarını biliyoruz. Ama son dönemde, sırf kendini tatmin için, ya da belli bir ideolojinin propagandasını yaymak için bu metodu kullananlar dikkat çekici şekilde artıyor. Son olarak, iki tanıdığım bir forward mesaj yüzünden hafifçe tartıştı. Gönderen ve alıcı eğitimli, kariyer sahibi insanlar. Gönderen "bu konuda fikrin ne diyerek" mesajı atmış, alan is

Tatil arası vermeden önce bilişim sektörünün gündeminin hala yoğun olduğundan dem vurup tatile huzursuz çıktığımı belirtmiştim. Duraklama kendini Ağustos'ta hissettirmeye başladı. Aslında bu arada, önümüzdeki dönemin planlarını, simulasyonlarını yapmakta fayda var. Zira bir türlü serbestleşip düzgün rekabet yaşayamayan alt sektörler, firmalar, hatta altyapı sağlayıcısı Türk Telekom sorunlar yaşayabiliyor. Geçtiğimiz aylarda yurtdışı İnternet çıkışında ciddi sorunlar yaşanmış, deniz altındaki kablolar kopmuş idi. Ardından Şubat ayında Türk Telekom ADSL ile ilgili yeni açıklamalar yapmış, ücretsiz destek hizmetinin yanında bu yıl sonuna kadar dönemsel hedeflerini açıklamıştı. 2005 sonunda 2,3 milyon abone ve de 45 Gbps yurtdışı bant genişliği hedeflenmişti . Ara dönemler için de bilgi verilmiş, Haziran'da 27,4 Gbps hedeflenmişti. Fakat şu anda, Telekom'un sitesinden de görüldüğü üzere 16,09 Gbps (16482 Mbps) toplam kapasitemiz mevcut . Son dönemde İnternet'te veri transfe

Teknoloji hayatımızda daha geniş bir yer sahibi oldukça onu besleyen elektrik olmadan geçen on dakika bile zorlayıcı oluyor. Maalesef, bazı dönemlerde, yaşadığım bölgede elektrikler sıklıkla kesiliyor. Böylece birbirinden bağımsız ev ahalisi bir araya geliyor, yıllar öncesinin akşam sohbeti adetlerini uyguluyoruz. Kuşkusuz büyük zorluklar yaşayan, yokluklar çeken Türk insanı elektriksiz de bir güzel yaşamayı bildi. Hatta elektrik olsa da erken yattı, erken kalktı, akşamları hafif ışıkta açık havada oturdu. O günden kalma oyunlar, sohbetler, oyalanma metotlarını bugün kullansak dahi toplumsal değişiklikler ve teknoloji bağımlılığından olsa gerek, kısa bir süre sonra "Hadi ya, bu elektrik ne zaman gelecek" demeye başlıyoruz. Çabucak sıkılmamız bence kötü, ama daha kötü olan ülkemizde hala elektrik dağıtımında sorunlar yaşanması, elektriksizlikten aksayan iş süreçleri, zarar gören son teknoloji ürünler ve bozulan ilaç, vb. malzemeler... Ama bu da bizim bir özelliğimiz, altyapıyı

Yıllardır çıkar amacı gütmeden web yayıncılığı yapmamı sağlayan motivasyon kaynaklarımdan biri de sadece bilişim ile ilgili değil, hayatın her alanını içeren okur mektuplarının bu site vasıtasıyla bana gönderilmesi. Doğu sınırlarımıza yakın bir karakoldan gelen bir e-posta ile yaşadığım mutluluk hiçbir şeye değişilmez. Bu mesajlar sayesinde farklı hayatlar ve sorunlar benle paylaşılmış oluyor. Son olarak, bir İnternet suçu işlediği suçlamasıyla karşı karşıya kalan bir okurdan aldığım mektup, Türk İnternet Hukuku'nun aslında pek çok ülkeden ileri olmasına rağmen, uygulamanın yetersizliği ve teknik bilgilerin nasıl yanlış kullanıldığını göstermiş oldu. Memurlar.net adlı sitede yayınlanan ve bir kamu bankasındaki yolsuzlukları dizi alan, "Sinekli Bakkal" adlı yazı dizisi, site ziyaretçileri tarafından hazırlanıp yayınlanmıştı. Bu yazılar oldukça ilgi çekmiş , hatta anladığım kadarıyla kimsenin kafasından atamadığı "Kurtlar Vadisi" benzetmeleri bu hikaye için de yap

Genel olarak yerleşim yerlerinden uzak ve yolların sorunsuz olduğu yerlere kurulan hız radarlarına takılanlar ciddi bir trafik cezası geliri yaratıyor. Yılın ilk altı ayında oluşan ceza gelirleri bir süre önce gazetelerde de yer almıştı. Biz bu sene son derece temkinli, ve "doğru" sürüş yöntemleriyle hız cezası yemeden dönüş yolunu tamamladık derken İDO Bandırma seferinin rötarını hesaba katmadığımızı bilmiyorduk. Turgut Özal ve Adnan Menderes adlı iki feribot, hizmete girdiği ilk yıllarda Yenikapı-Bandırma arasını 1 saat 45 dakikada kat ediyordu. Arızalar, Marmara Denizi'nin karakteristiği ve feribotların kendi özellikleri, belki de aşırı talep nedeniyle yetersiz bakımlar sonrası bu süre 2 saate çıktı. Sonra da teknik arızalar özellikle Turgut Özal feribotunda sıkça yaşanır oldu. 21:30 kalkış saatli feribot, yarım saat rötarlı kalktığı gibi kısa süre sonra yapılan anansla "teknik arıza sebebiyle yarım saat rötar yapılacağı" duyuruldu. Nitekim feribottan inmemiz

Eskiyen elektronik aletler daha çok gürültü çıkarabilir, öyle ki çoğu kişi buzdolabının gürültüsünden sıkıntılıdır. Bilgisayarlar da ya mekanik parçaların eskimesi ve zarar görmesi ya da en yeni işlemci ve ekran kartlarının aşırı ısınması ve güçlü fanlar yüzünden size eziyet çektirecek miktarda gürültü yaratabilir. Yazılım ve donanım çözümleriyle bu sorunun üstesinden gelmek mümkün. "Daha Sessiz PC" dosya konusunda »

Yaklaşık iki haftalık bir tatil yapma fırsatı bulan şanslı biri olarak, henüz döndüğüm evime, teknolojik ürünlere, hatta bilgisayara alışmaya çalışıyorum. Son derece hareketli, doğayla iç içe geçen günlerden sonra açıkçası klavyemle aynı frekansı tutturmakta bile zorlanıyorum. Şansıma, teknolojiden uzak kaldığım bu dönemde bilişim dünyamızda çok önemli gelişmeler olmadı. Bu da burada birkaç gün tatil havasında yazmamı mümkün kılacak gibi. GPRS üzerinden arada bir e-posta kontrölü, günlük gazetelerden bilişim haberleri derken teknolojik değil daha çok günlük olayları eleştirel gözle izledim. Yalıkavak'ta, daha Serdar Turgut Hürriyet Pazar'daki gurme köşesinde bahsetmeden önce müdavimi olduğum Kavak Köftecisi'nin her sene kalitesinden ödün vermesi damak zevkimizi azalttı. Bu sene garsonların, kıymanın içeriğiyle ilgili eleştirimize, "Kasap bize kıyma yetiştiremiyor ki" diyerek aslında köftenin nelerle yapıldığıyla ilgili oldukça acı bir itirafta bulunduklarını da dü