Kayıtlar

Temmuz, 2006 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ADSL'de Yine İndirim Yok! Ayda 7 Saat ADSL 29 YTL...

Bir süredir şehir dışında, bilgisayarsızım ve dolayısıyla İnternet'e çok ender erişebiliyorum. Bu durum bir hafta daha sürecek, Ağustos'ta siteyi güncellemeye devam edeceğim. Ama yeni ADSL tarifesi karşısında yazmadan edemedim. Aslında Türkiye'de yazı yazmanın bir kolaylığı arşivden eski yazıları çıkarıp tekrar yayınlamanın sorun yaratmaması. Çünkü genelde hiçbir şey değişmiyor. Bu nedenle sizi bir önceki tarife değişikliğinde yazdığıma yönlendirmek isterim: ADSL'de Minimum Hız 512 Oldu, Fakat İndirim Aramayın Zam Arayın! Amaç İnternet'i Ucuzlatıp Kitlelere Ulaştırmak Değil ki... Ve şimdilik sadece şunu hatırlatayım, 1 Mbit hız ile 3 GB'lık kotayı aşmak 7 saatten bile az sürecek. Kotayı aşınca da ekstra kullanım ücreti ödenecek. Yoksa bu indirim değil bindirim mi?

Sayısal Bölünme İnternet Bağlantısı Hız Farkıyla da Derinleşir: ABD'de Bir Köye 100 Bin Dolar ve Türkiye...

Haftasonu İstanbul'a bir buçuk saat mesafede, orman kıyısında yer alan güzel bir sitedeydim. Bahçeli evlerden oluşan ve iyi idare edilen bu kooperatif "köyde" İnternet'e bağlanmakta yaşadığım sorunlar tam da Cuma günü okuduğum bir makalenin üstüne geldi. Sadece 310 kişinin yaşadığı ABD'deki Berry, Ky. köyündekiler çevirmeli ağ bağlantısı hizmetiyle idare etmekle olmayacağını görünce genişbant İnternet erişimi için girişimde bulundular. Zira sayısal bölünme (yabancı dil özentiliğimiz Türkçe'sini unutturduysa "digital divide" ) pek çok şekilde büyüyor. Bazıları İnternet'e hızlı ve kolayca erişebilirken diğerleri aynı hizmetleri aynı şekilde alamayınca aynı toplum içinde, aynı demografif özelliklere sahip bireyler arasında bile haksız rekabet oluşuyor. Berry'dekiler sadece kendilerinin hızlı İnternet servislerini, çokluortam dosyası transferlerini kullanamayışlarından sıkıntılı değildi. Aynı zamanda, kentsel bölgelerden gelip burada ev almayı dü

Firefox Arama Kutusunda Google Türkiye'yi Kullanarak Yerel Sonuçlara Ulaşmak

İnternet tarayıcısı olarak Mozilla Firefox kullananların sayısı giderek artıyor. Ben bazen Firefox, sıklıkla Internet Explorer kullanıyorum. Güvenlik, sekmelerle birkaç sayfa açma, vb. artıların yanında Firefox'un sunduğu arama kutusu programın başlıca artılarından. Google ile yaptığı anlaşma ile de bu kutu ile yapılan aramalardan Google reklam geliri elde ederse Mozilla'ya komisyon veriyor. Dahili arama kutusu ile Google, Yahoo, vb. bir araç çubuğu eklentisi yüklemek zorunda kalmadan tarayıcı içinden arama yapabilmek güzel. Ama sonuçları, arama yapılan bölgesel siteye göre oldukça farklı sunan Google söz konusu olunca Firefox'un varsayılan arama kutusu ayarının Google.com olması bizim için tek eksi oluyor. Zira pek çoğumuz Google.com yerine Google Türkiye'den arama yapmayı tercih ediyor. En azından benim gözlemim bu yönde, bana gelen e-postalarda ve arkadaş sohbetlerinde Google Türkiye üzerinden arama yapma isteğimiz sıklıkla dile getirilmeye başlanınca ben de İnterne

Dünyanın Yönünü Okuyamazsak Kendi Ülkemizde Türkçe Sipariş Verince Aç Kalabiliriz

Ne zamandır görüşmediğim bir arkadaş ile Taksim'de buluşup akşam yemeği yiyecektik. Trafiğe kapatılan ve oteller/kongre bölgesi olan alanda, bir otelin altındaki kafetarya-restorana oturduk. Biraz serinledikten sonra atıştırmak için bir şey sipariş vermek istedik, gelen garson kız Türkçe bilmediğinden bizi anlamadı. Arkadaşımın birinci yabancı dili Fransızca olduğundan ve de yan masamızda Fransızlar sipariş verdiğinden Fransızca ile şansını denedi. Ama garson yine anlamadı. Meğerse Fransızca bilen garson başkaymış, "İngilizce lütfen" deyince İngilizce olarak peynir tabağı istemeyi başardık. Tabii kızın bize "Peynire mi ihtiyacınız var" diye sormasını sorun saymıyorum. Dünyada fazla örneği olmayan şeylerin yaşandığı bir ülkede olmaktan çoğunlukla mutluluk duyuyorum, ama her zaman değil. Kendi ülkemde kendi dilimle sipariş verememek düşündürücü idi. Belki de çoğu kişinin aşina olduğu, benim ilk kez karşılaştığım böyle bir durumu burada yazmamın bir nedeni daha var

Kopya Yazılım Kullanmak Caiz mi, Dinen Kabul Edilebilir mi

Erkan Çelebi Mayıs başında e.Yaşam'da yazınca burada konuya dikkat çekmek istemiştim ama unuttum. Bugün eskileri karıştırırken gazete önüme çıkınca fırsatı kaçırmayayım dedim. Telif hakları, patentler, koruma altına alınan fikir, düşünce, ürün, teknik ve teknolojiler geniş bir tartışma konusu. Sadece bilgisayar dünyasına özgü de değil, yaşam, ekonomi ve de sağlık alanında da hep gündemde. Örneğin yüksek fiyatlı ilaçların özellikle Afrikalılar'a ulaşmasının imkansızlığı, kitlesel ölümler; ya da TRIPS, vb. anlaşmalarla gelişmiş ülkelerin uzun süreli tekel avantajları sağlamaya çalıştığı iddiaları. Düşünsel üretim ve fikri haklara yaklaşımımız kültür ve geçmişimizle de yakından alakalı. Entelektüel üretime saygısızlığımız artık tartışma konusu değil bir veri, düşünmeyi "entellik" olarak aşağılamak kaç ülkede görülür acaba? Böyle olunca da gösterişli giyim ürünleri ve otomobilleri, son model televizyonları alıp kitabın korsan basılmışını, müziğin kopyasını ararız. Emeğe